Pazar, Kasım 1

.scholes or the spice bazaar

.’nerdesn ?’ dedi attığı smsle..o sıra Eminönü durağına yaklaşmış,’ulan bu durakta sağdaki kapımı açılıyodu diğeri mi?’ özetli bir çelişkiye düşmüştüm..’inmek uzereyim canm,geldnmi sen?’ yazıp yolladım..tercihimi bana göre sağ,makiniste göre sol kapıdan kullanıp,o tarafa yoğunlaşmış,buruşuk sarı suratlı,mart ayında olmamıza rağmen şortlu turistlere ‘excuse me’ deyip kapıya doğru ilerledim..kapılarda bulunan yuvarlak sarı ‘inecek var’ yazılı tuşa,hiçbir işe yaramadığını bile bile,sırf iş olsun diye basarak bekliyordum..

.’o’ ise son yazdığım smse attığı cevaba göre,’ohoo’ ile süslenmiş bi süredir mısır çarşısının girişinde bekliyordu..dört aydır tanışıyor olmamıza rağmen bu üçüncü buluşmamızdı..favori yönetmenlerimizin,dinlediğimiz müzik türünün,en beğendiğimiz modacının,yaşamak istediğimiz şehrin,tüm zevklerimizin aynı olmasına rağmen,randevu planlarında hep bir tersine marjinal olma çabası içine giriyordum..belkide ilerde çocuklarımın annesine,daha bana nerde buluşalım sorusunu sormadan ‘mısır çarşısının girişindeki İtimat Peynirciliğin önünde bekle’ demiştim..daha evden çıkmadan Télépopmusik dinleyerek Stephane Rolland’ın tasarımlarına bakan ben,yeni kurulmaya namzet bu ilişkinin üzerine adeta bir Kapalıçarşı çocuğu edasıyla yürüyordum..

.durağa iyice yaklaşınca fark ettim yanlış kapıda beklediğimi,seri halde ‘excuse me’ diyerek diğer kapıya ilerlemeye çalışıyordum kalabalığın içinden..neyse ki durağa yanaşmadan,tramvaydakilerin ‘geç yeğenim’ destekleriyle doğru kapıya varmıştım..çarşının önüne altgeçitten çıktığımda,elindeki Pradası,gözündeki Tom Forduyla beni bekliyordu..kına gecesi alışverişine çıkmışız,Malatya Pazarından karışık kuruyemiş yaptıracakmışız gibi,çarşıdan içeri girdik birlikte..kalabalığın içini önden ben yarıyor,’o’ da peşimden geliyordu..sağ elimi arkama eğik bi şekilde yatırdıysamda,koluma girmiyor,iki eliyle Pradasının kulpunu tutuyordu..

.yol boyu ne ‘o’ sordu,ne de ben söyledim nereye gittiğimizi..muhtemelen hayattaki zevklerim ona bir güven sağlamıştı..tahminlerine göre ya çok eski bi sahafa doğru gidiyor,ya da mimari bir sergiye götürüyordum ‘o’nu..Gülhanedeki The North Shield’in kapısında duraksadığımızda,tahminlerindeki kötü ve iyi senaryonun tam arasında kalmışlık yaşadı..Fulham – Manchester United maçını izlemeye geldiğimizi söylediğimde ise şaşırırken yüzündeki tebessümü anlamlandıramadım..süper ligde,tribünlerde birlikte maça gelen,iki kelimelik aşk sözcüklerini aynı tip iki formanın arkasına paylaştıran onlarca çifti görüyorduk her maç öncesinde Musa Çözen yönetmenliğinde..ya da ağustos ayında sezonun ilk maçlarını yazlık yerdeki çay bahçesinde birlikte izleyen sevgi pıtırcıklarını..benim yaptığım gayet,bunları modernizme yaklaştırma çabasıydı..zira gönülden bağım vardı Fulham’a renklerinden ve stadından dolayı..

.maç daha başlamamıştı..maçı bekleyen turistlerin tiplerine bakarak memleket analizi yapmaya çalışıyordum..beklediğimin aksine ingilizler çoğunlukta değildi..sanıyorum Ji Sung Park’dan dolayı Manu’yu destekleyen çekik gözlü turistlerin,kulaklarımı tırmalayan aksanlarından ötürü bir an,üzerlerine yürüyüp susturmak istedim..koreli olduklarını anladığımdan ‘aman dur şunları sinirlendirmeyeyim,bırak konuşsun dursunlar’ dedim..japon olsalar ‘kafamı s.ktiniz lan pezevenkler susun bi’ diye çıkışabilirdim hepsine,zerre haz etmem japonlardan..çevreme bakınıp Anglosakson aradım durdum..yoksa bu çekik lavuklarla ne maçının heyecanını yaşayacaktım..

.ben etrafta kafa bi turist ararken,’o’ dergi köşesinden aldığı dergiye bakınıyordu..memnuniyetsizlik yoktu tavrında,söylediği iskoç viskisini yudumluyordu..maçın başlamasına birkaç dakika kala dahada dolmaya başladı içerisi turistler tarafından..çalışanlar haricinde bizden başka hiç türk yoktu içeride..biz hariç herkesin elinde Top 10 Turkish bilmemne adlı kitapçıklar vardı..ve bizden başka kimsenin Fulham’ı desteklemediğinide maç başlayınca anladım..


.’o’, C.Ronaldo gangsterini görünce ‘ben kırmızıları destekliycem’ dedi..futbolcu tanıyo oluşu hoşuma gitsede,kararlı bir şekilde karşı çıktım bu teklifine..viskisinden yudumlayıp,ilk manu atağında hareketlenmeye başladı..olası ‘yar namzetim’,bir ingiliz ladysi gibi ataklarda coştukça coşuyor,özellikle alman ibnelerin dikkatini çekiyordu..scholes’un keklik gibi sekip topu elle çizgiden çıkarmasından sonraki suskunlukta ‘red card,red card,penalty’ diye bağırarak ayağa fırladım..öylede oldu kırmızı kartı yiyen scholes’un ardından penaltı kazandı Fulham..topun başına kaptan murphy gelip,penaltıyı gole çevirdiğinde ‘gooaall’ nidalarımı atıp, ’great captains,great captains’
şeklinde alkışlı tezahüratımı yapıyordum..şiir gibi oynuyorduk resmen..kalede schwarzer devleşiyor,kesilen Manu ataklarının ardından,’yeaahhh’ diye bağırıyordum..

.birden ‘o’ dahil bardaki herkes,’red devils,red devils’ diye tempo tutmaya başladı..benim bağırış çağırışlarım olmasa herkes efendice izleyecekti maçını,tezahüratlarımla karşımda beynelmilel bir tepki buluyordum..tüm ulusları geçtim,’o’da benim karşımdaydı..o sezon Beşiktaş tribünlerinde çok popüler olan yıldız tilbe orjinli,‘şampiyon olalım beşiktaşım’ girişli tezahüratı,’lets be champion this year fulham,lets fuck chelsea and arsenal’ şeklinde tekrarlayarak bağırıyordum..üçlü çektiricek kimsem olmadığından korelilere dönüp ‘black’ dedim,akabinde elimi kulağıma dayayıp white demelerini bekledim,demedi götverenler..bir kez daha black dedim,yine göt gibi kaldım ortada..

.ikinci yarıda gera’nın attığı golde,çılgın atıyordum ortalıkta..bi kaç turist barı terk etti..peşlerinden ‘go honey go go’ diye bağırdım..shrek kılıklı domuz rooneyde kırmızı kart görünce,’london is our,love is our’ diye bağırmaya başladım..peşi sıra hesaplarını ödeyip ayrılan turistlerin ardından ısrarla ‘london is our,love is our’ diye bağırıyordum..maç bitti,Fulham diye bağırarak biramı yudumlamaya başladım ve sürekli kahkaha atıyordum keyiften..

.ortam sakinleştikten sonra hesabı ödedim ve kalkmak için hazırlandık,bizden önce koreliler çıkmak için kapıda tuvaletteki arkadaşlarını bekliyorlardı..bir kez daha ‘black’ diye bağırdım,yine cevap vermediler yavşaklar..arkamdan ‘o’ white dedi..döndüm ‘black’ dedim,yine ‘white’ dedi..sarıldık,o ‘seni seviyorum’ dedi,ben
Fulham dedim..