Cumartesi, Aralık 12

.lucky strike or love


.’inanmıyorum ne kadar değişmişsin’ dedi..’sende’ diyemedim,o hala aynıydı..aradan otuz yılda geçse,çoluğa çocuğada karışsa,değişmeyecek bir tipi vardı..ben,’neden arayıp sormadın hiç bunca zamandır,hayırsız’ gibi içinden çıkılamayacak bir muhabbete girmemek için susuyordum..ama ipek susmadı,iki yıl boyunca birbirimizden uzak geçirdiğimiz vaktin her saniyesini anlatmaya niyetliydi..

.’ne olur işin çıkmasın gel bak,tam senin kafadır oda,seversin’ dedi..zaten çok şaşırmıştım rus bir sevgilisi olduğuna,birde onla birkaç saat geçirmemi istiyordu..bugüne kadar yalan/doğru olarak hep tatil köylerindeki rus manita hikayelerini dinledik..acaba onlarda namus meselesi yaptılar da,bizim karılarımıza kızlarımızamı göz diktiler diye aklımdan geçmedi değil..’sen daha iyi bilirsin,turistik yerleri,zaten dönücek moskovaya birkaç güne,gezemedi adam akıllı’ sözleriyle ısrarlarını sürdürdü..kabul ettim..kebap,tandır falan yedireyimde,gitsin anlatsın orda istedim..

.ben bir önceki gün İstanbula gelen Nikolai’ı taksimde kaldığı otelden almaya giderken ’tamam canım hadi öptüm sizi,ben geç kalmam dersim bitince direk gelirim’ dedi telefonda ipek..zihnimde düşlediğim yavşak tipli nikolai,onu otelin lobisinde beni beklerken ilk gördüğümde yerini efendi bir çocuğa bırakmıştı..artık ipek beni ona nasıl anlatmışsa,beni görünce hemen tanıdı ayağa kalktı..bozuk ve komik türkçesini,az konuşarak saklamaya çalışıyordu..

.nikolai,hepsinden tatsın diye ona söylediğim karışık kebabı yerken,’’alıcan bunu yapıcan moskovada adınada alexander de,duvarada as dedenin fotoğrafını ‘ilk olarak o yapmış,kendi adını vermiş’ diyerek salla,ver elli rubleden,iki yıla zincir restoranları açarsın valla’’ dedim iskenderi işaret ederek..gülerek her lafımı başıyla onaylıyordu..bir yandanda kuverin kelle başı hesaplandığı yerde,fındık lahmacuna,eşantiyon tulum peynirine,çiğ köfteye abandıkça abandı..hayvan gibi yiyordu masadaki her şeyi..garsonun ’künefeyi şimdi attırayımmı’ teklifini nikolai’a izah etmeden ‘attır sen yer bu ivan dragon’ dedim..gerçektende kendisininkinden sonra benimkininde yarısını yedi..hesap geldiğinde hiç oralı olmuyor,aptal aptal suratıma bakıyordu..eli masanın üstünde olduğu halde ‘koy onu cebine,görmemiş olayım’ dedim,ödedim hesabı..

.sabahtan beri girmek istediğim konuya tam rakıyı bardaklara doldururken girmiştim..o kadar saat turistik yerleri gezdirirken verdiğim tarihsel bilgiler arasında konuya girmeye çalışmış başaramamıştım..bütün konuşmalarımızda ben ilber ortaylı gibi ona taşı,mermeri anlatıyor,oda bana osman tamburacı gibi rubin kazandaki türk futbolculardan bahsediyordu..en sonunda ‘yaa nikolai,ipek benim kardeşim,üzülmesini istemem,senide sevdim iyi çocuksun yapmazsında ters bişey,ama doğru söyle skor tutuyomusun orda?’ diyerek konuyu açtım..‘nası yani skor?’ dedi..’skor derken,nasıl olsa ipek uzakta diye malı götürüyomusun yani?’ dedim..yine anlamayınca yüksek sesle ‘fuck buddy’lerin varmı moskovada?’ şeklinde anlayacağı bir dilde sordum..’yok abi’ demesinden sonra ‘vardır oğlum,üzüm bağından üzüm koparmadan mı geldin’ dedim..bozuk türkçesiyle söylediklerinin tercümesi sanırım ‘abi valla ipekden başkasına bakıyorsam ne olayım’ idi..’yani nikolai,yanlış anlama tamam ipek iyi hoş kız ama,sen karının kızın membasından geliyosun,ne işin var elin kızıyla,ki zaten kaç ayda bi görüyosun’ dedim..bana vereceği cevabı hazırlamak için sustu..

.şimdi nikolai bana ‘ne var lan monica bellucci’de italyadaki salvatore’leri,giancarlo’ları,vincenzo’ları bırakıp elin vincent’ını sevmiş,evlenmiş’ diye çıkışsa haklı,göt gibi kalırdım orda..sonra birden ayağa kalkıp alsa şişeyi eline,kırsa kafamda ‘seviyorum .mına koyim,çokmu gördünüz bu aşkı bana şerefisizler,rusuz diye sevemezmiyiz’ dese yine haklı adam..

.bunları demesine gerek kalmadan ipek geldi..sarıldılar,birbirlerine günlerinin nasıl geçtiğini anlattılar..bir vedat milör bir mehmet yaşin edasıyla yediği beleş kebabı dakikalarca anlattı nikolai..arada beni unutuyor birbirlerinin gözlerinin içine dalıp gidiyorlardı..yeni bir ufak açtırıp,masaya gelen çalgıcılardan rusya halk şarkısı ‘kalinka’yı çalmalarını istedim..bilmediklerini söylediler,melodisini mırıldanıp,klarnetçinin gömlek cebine yirmi lira koyunca hatırladılar ve çalmaya başladılar..nikolai,ka ka kakalin diyerek kendini kaptırmış oynarken,ipek elimi tutup her şey için teşekkür etti..’abartma o kadar,bende çok eğlendim siz sağolun’ diyerek mütevaziliğimden eserler sundum..ipek tuvalete kalktığında nikolai,iki saat önce hazırladığı cevabı söylemek için bekliyordu..’i love ipek’ dedi..kendini rahat ifade edebileceği bir dilde,en sade ve en güzel şeyi söylemişti..’gözümsün nikolai’ deyip omzuna vurdum..

.ikiside ısrar ettiği için o haftasonu nikolai’ı uğurlamak için bende gitmiştim havaalanına..göndermeyeceğini tahmin ettiğim halde moskovadan isteklerimi söylüyordum nikolai’a..daha evvelki gün hesapları bana kitlediği yetmiyormuş gibi sigarayı bile benden otlanan adamdan karton halinde lucky strike istiyordum..ikisini vedalaşmaları için baş başa bırakıp,stockholm uçağının sırasındaki isveçli kızları izlemeye başladım..ipek’e yanıma ağlayarak gelip ‘hadi gidelim’ deyince,sarıldım..omzunun üstünden isveçlileri kesmeye devam ederken,’.mına koduğumun pezevengi getirir inşallah lucky strike’ları’ diye düşündüm..

.aşk,sert bir tokat gibi yüzüme vurulmuştu...