Salı, Şubat 16

.chuck palahniuk or serdar ortaç


.’peki invisible monsters’ı kim çeksin istersin?’ dedim..’’bana tolerans ver’ düşüneceğim’ diye cevapladı batu..‘’bana intikam ver’,gidip choke’u mahvettiği için clark gregg’i vurayım’ dedim..

.yol boyunca,fransız sinemasındaki nouvelle vague akımından,bir ay sonra yine birlikte gideceğimiz sarkis’in site adlı sergisinden beklentilerimize kadar geniş bir sohbet içerisindeydik..arada,otobüste yan sırada yolculuk eden ispanyol olduğunu sandığımız turistleride etkileyelim mantığıyla,museo nacional del prado,pablo diego ruiz y picasso falan da dediysek de,herhangi bir reaksiyon alamadığımız için geri dönüyorduk normal konuşmalarımıza..

.tahminimizden yaklaşık bir buçuk saatlik bir rötarla alanya’ya varmış,önceden rezervasyon yaptırdığımız otele doğru yol almıştık..kafamızda böyle bir tatil planı yokken,arkadaşımız gökhan’ın o yaz yaşadıkları,bizi ’ulan ne hala iki senede bir olan bienali kovalayıp duruyoruz,bizde denizin,kumun,manitaların tadına varalım,birazda somut şeyler peşinde koşalım’ düşüncesiyle buralara kadar getirmişti..kalacağımız otelden,takılacağımız beachlere,barlara kadar bütün tavsiyeleri alarak hazır bir şekilde gelmiştik bu yeşille mavinin buluştuğu yere..

.batu ’aslında bunun orjinali bir mısır halk şarkısıdır’ dedi,bende söz alıp ‘evet,hatta çoğu kimse bilmez,zamanında sanat güneşimiz zeki müren de bunu yaralı gönül adıyla coverlamış’ diyerek araya girip,konuyu daha da derinleştirdim,bir saat önce tanıştığımız didem ve hazal barın pistinde black eyed peas’den pump it eşliğinde dans eden zibidileri izlerken..verdiğimiz kutsal bilgilerden zerre etkilenmiyor,önlerindeki sex on the beachlerinden yudumluyorlardı..masadaki kısa süreli sessizliğin ardından ‘e hadi çıkıp bizde dans edelim’ tekliflerini,batu kulağıma eğilip ‘biraz daha kendimiz olursak,iki gündür olduğu gibi bu gecede başbaşayız’ dedikten sonra kabul ettik..pistteki buğracanlar,boğaçhanlar,yiğitcanlar biçimsiz ve koordinesiz her hareketleriyle artı puanlar toplarken,bende yeğeninin düğününe gelmiş,ortada oynanan çiftetelliye slow alkışlarıyla eşlik eden yozgatlı mahmut abi gibi kalmıştım..batu ise cool olmak ya da yavşak olmak arasındaki o ince çizginin üzerinde durmuş,ne yaptığının farkında olmadan ritme ayak uydurmaya çalışıyordu..bir yarım saat kadar daha bu anlam karmaşası sürdükten sonra,kızları pistteki buğracanın kollarında bırakıp sahile doğru indik..

.sırtımızı kumsaldaki tekneye vermiş,elimizdeki beck’sleri içerken ‘yarın sahaf cezmi abiyi arayayımda,istediğim kitaplar gelmişmi diye sorayım’ dedim..batu fevri bir hareketle ayağa kalktı,’ulan bu güzelim tatil beldesinin gerizekalısı olduk,hala sahaf diyosun,kavramsal sanat diyosun..aklını s.keyim senin’ diyerek beni tersledi..bir süre daha bu şekilde karşılıklı atıştık..‘ben odaya gidiyorum,limewiredan bengü,demet akalın falan indireceğim’ dedi,gitti..

.ben kumsalda
sigur rós dinleyip,minimalist yaklaşımlarımla karşımdaki denize,gökyüzündeki yıldızlara çeşitli anlamlar yüklerken,’ne düşünüyosun bakalım’ diye bir soru geldi arkamdan..dönüp ’aa naber?’ dedim bir gün önce beachde tanıştığımız naz’a..hande yenerin elektronik müzik yapmasını yadırgamıyo oluşu,diğerlerinden farklı kılmıştı onu benim için..muhabbeti hande yener üzerinden götürmeye karar verdim fakat ben kelepçe şarkısından geriye,oda acı veriyor’dan öteye geçemiyordu..kavşağı madonna’ya bağlayamadan öpüşmeye başladık..

.odaya çıktığımızda batu yoktu..naz ise,bizim hesap kabarmasın diyerek içindekileri özenle koruduğumuz minibardaki viski ve bitter çikolatayı açmış yatağımın üzerindeki kitapları inceliyordu..’elif şafak’ın aşk’ını okudunmu?’ diye sordu..’soyut olguların yüzeyselleştirmeye çalışıldığı şeyleri okumam’ dedim..elindeki kitapları bırakıp,bana doğru yaklaştı..’neyse tamam,napıyosun orda sen?’ diyerek,iyice sokuldu yanıma..önümdeki laptopdan itunes’u açtığımı görünce ‘hadi bi serdar ortaç aç da sevişelim’ dedi..

.yarım saat sonra,serdar ortaç yerine erik truffaz’dan nu jazz esintileri eşliğinde yaşayacağımız birleşmenin yaratacağı orgazmın ruhumuzu mont blanc’a kadar çıkarabileceğini söylediğimi,naz’ında buna karşılık ‘ya saçmalama aç power turk falanda gel hadi’ dediğini anlattım batu’ya..’ee sonuç’ dedi..’’olmadı,’aptalmısın nesin’ diyerek gitti’’ dedim..batu ise o sırada gittiği başka bir barda çalan bengü şarkılarına eşlik etmeyi denemiş ama bir türlü senkronu tutturamamış,sonra bir önceki akşam yemekte tanıştığımız emekli albay tuğrul beyle otelin casinousunda tavla oynamış..ardından lounge fm eşliğinde karşılıklı hayat üzerine gece çeşitlemeleri yapıp,bu gecede boy abdesti almaya gerek kalmadan sırayla duşlarımızı aldık ve yattık..

.’işiniz düşerse arayın mutlaka,dostluğumuz burada kalmasın’ dedi daha sonradan tanıştığımız lalelide tekstil işiyle uğraşan selim bey,arkasına birşey yazılmaması için çizik attığı kartvizitini verirken..elimizde bavullarla otelin kapısından çıkarken arkamızdan ‘çocuklar’ diye bağırdı..döndük,’istanbulda da yapalım bu okey partilerinden,zevkli oluyomuş yeni nesil kekleri yenmek’ deyip o.ospu çocuğu gibi sırıttı..’hay s.keyim belanı senin göt’ dedim içimden..taksinin bagajına bavulları yerleştirirken,rıhtım tarafında naz’ı yiğitcanla sarmaş dolaş bir vaziyette gördüm..

.batu biraz önce muavinin dağıttığı kahvesinin şekerlerini karıştırırken,‘bence invisible monsters’ı quentin tarantino ya da david fincher çekmeli’ dedim..’o değilde,bengü iyi lan aslında’ dedi..bi süre sonra ’sen dönünce bizim çocuklara skor tabelasında çift haneli rakamları gördük dersin’ dedi..’olur’ dedim..